Menu



MİTOLOJİDE SENTOR

Yunan Mitolojisi'nde yarı insan yarı at olarak tanımlanan Sentor,  savaşçı, savaş yetenekleri gelişmiş, güçlü varlıklar olarak tasvir edilmiştir. Asil duruşları ve karakteristik özellikleri nedeniyle modern edebiyatta da kendilerine yer bulmuşlardır. Asil ve kararlı duruşlarıyla bilinirler. Bu yönleriyle Yunan mitolojisinde bilinen en asil varlıklar olarak tanımlanırlar. İnsanlar dahi Sentorların asaletini kabul etmişlerdir. Bunun yanında bilgili ve gerektiğinde çok saygılıdırlar. Savaş aleti olarak çok iyi ok ve yay kullanırlar ve dört nala koşarken bile nişan alarak hedefi vurabilirler. Sezileri kuvvetli olan Sentorların geleceği görme, kahinlik ve yıldızları okuyabilmek gibi değişik güçleri de vardır. Sentor figüründeki Sagittarius takım yıldızının mitolojide yolculuklar sırasında rehberlik etmesi için gökyüzüne yerleştirildiğine inanılır. Çoğu efsanede olduğu gibi Sentor efsanesinde de gerçeğe dayanan sebeplerin olduğu bilinmektedir. Sentorların atlarla ilgili olan, at üstünde savaşa giden ve atıyla yaşayan bir toplum olduğunu ve zaman içerisinde ki söylentilerle yarı at yarı insan biçimli yaratıkların oluştuğunu söylemek mümkündür. Sentorlar ve Türklerin bağlantısı ise bu noktada ortaya çıkmaktadır. Sentorların atlarla bu kadar iç içe olmaları onların at adam olarak tasvir edilmelerine neden olmuştur. Sentor efsanelerinin anlatılmaya başlandığı dönemlerde de Türkler ve Orta Asya Halkları atları evcilleştirip onlara hakim olmayı çoktan öğrenmişlerdir. Bu dönemde pek çok Anadolu, Yunan ve Avrupa uygarlıklarıyla savaşa da girmişlerdir. Tarihi kaynaklarda Türklerin muhteşem biniciler oldukları anlatılmaktadır. At üzerinde süratle ilerlerken bile tam geriye dönerek ok atabilmeleri de bunun kanıtıdır. Savaş alanında bulunan ve dört nala koşan atlar hızlı hareket eder ve mümkün oldukça kafalarını öne eğerlerdi. Uzaktan bakıldığında atın sadece bacakları ve at üzerinde ki savaşçı görünürdü. O dönemde de atlı savaşçılar bu yüzden Sentorlar gibi görünürdü ve atın üzerinde üstün ok kullanma yetenekleri sayesinde, düşman daha onlara yaklaşmadan savaşı kazanmayı bilirlerdi. Türkler için vazgeçilmez olan atlar ile bir bütünlük oluşturuyorlardı. At üzerinde müzakere ederler, hatta gerekirse at üstünde uyurlardı. Yani kısaca atlarıyla yatıp, atlarıyla kalkarlardı. Yani Sentor efsanesinin at sırtında savaşa giden savaşçılardan geldiği neredeyse kesindir. Pek çok Yunan araştırmasında da Sentorların aslında Türklerden yola çıkılarak betimlendiğine değinilmiştir. 

 

Kim bilir… Türklerin atları mükemmel bir şekilde kontrol edebilmeleri muhtemelen onlarla mücadele edenler için doğa üstü bir başarı olarak görülmüş, atlarla bu kadar uyumlu olan bir topluluğun insan olmadıklarını düşünmek istediklerinden ötürü Sentor efsanesi ortaya çıkmış olabilir...